top of page

Hayaller Silikon Vadisi, Gerçekler Organize Sanayi Sitesi

silikon

“PMP oldum… ama hiçbir şey değişmedi.”


Evet, bunu söylemek kolay değil ama dürüst olacağım. Aylarca hazırlandım, geceleri senaryolar çalıştım, süreçleri ezberledim, sınavdan geçmek için ter döktüm… Ve sonunda PMP oldum.


Ama şimdi, ofis koltuğumda otururken içimden şöyle geçiyor: “Bütün bu öğrendiklerimi nerede, nasıl kullanacağım?” Bizim şirkette işler hâlâ Excel tablolarıyla, WhatsApp mesajlarıyla ve ‘Abi şunu da hallediver’ ricalarıyla yürüyor. Proje başlangıç belgeleri yok, iş tanımları muğlak, risk planlaması desen kimse duymamış bile.


Bu bir iç döküş değil, bir sorgulama. Belki siz de aynı durumdasınız. PMP olmakla, PMP gibi çalışmak arasında büyük bir boşluk varmış; ben bunu net gördüm. 


Silikon Vadisi hayal ederken Organize Sanayi Sitesinde olduğumu "iki usta alıp acil Ankara'ya gitmen gerekiyor; müşteri gönderdiğimiz üründeki hataları fark etmiş" diye veryansın eden kalite müdürümüzle konuşurken daha iyi anladım.


PMP Olmak Neden Önemliydi?


Benim için PMP olmak, yalnızca bir unvan kazanmak değildi. Bir sistemin, bir metodolojinin, hatta bir zihniyetin parçası olmak demekti. Riskleri önceden görüp plan yapabilmek, paydaşları sürece dahil etmek, değişiklikleri kontrol altında tutmak…


Bir gün, yöneticim bana “Bu işi üç haftada bitirebilir miyiz?” diye sorduğunda, artık içimden sadece “Belki” demek yerine, gerçekçi bir zaman çizelgesi hazırlayıp “Critical Path bu, elimizdeki kaynaklar bu, isterseniz kısıtları beraber değerlendirelim” diyebilecektim.


Ama işte teori başka, pratik başka. Gerçek hayatın “acil işler listesi” PMP sınavındaki bilgi alanlarına hiç benzemiyor bazen.


Şirket Kültürü PMP’yi Kaldırmıyor mu?


Şirketimdeki genel yaklaşım şu: İş yapılıyorsa süreçle uğraşmaya gerek yok. Ne gereği var ‘kapsam tanımı’ yapmanın? Müşteri memnunsa sorun yok. Kimse Gantt şeması istemiyor. Stakeholder analizi? O da ne?


Bir proje yöneticisi olarak elimde en iyi mutfak tarifleri olabilir, ama mutfakta sadece mikrodalga varsa, Michelin yıldızlı yemek hayal oluyor. Süreç kurmak için yönetsel destek lazım, kültürel farkındalık lazım. Ama benim çalıştığım yerde süreçten çok “pratiklik” önemli. “Yazılı hale getirme” gibi şeyler fazlalık gibi görülüyor.


Yani evet, PMP sertifikalıyım ama bu unvanı taşıyacak sistem yok etrafımda. Uygulamak istiyorum, ama yapı buna uygun değil.


PMP Sertifikası Boşa Mı Gitti?


İlk başta bu soruyu çok sordum kendime. “O kadar zaman, o kadar para… Boşa mı gitti?” Ama sonra fark ettim: PMP eğitimi bana sadece süreçleri öğretmedi; düşünme şeklini değiştirdi.


Artık bir projeye başlarken şu sorular kafamda otomatik dönüyor:


Kapsam net mi?


Paydaşlar kimler?


Riskler tanımlı mı?


Hangi kısıtlarla uğraşıyoruz?


Belki bu soruları sesli sormuyorum şirkette; ama artık işler böyle kafamda şekilleniyor. Bu bile büyük bir fark. Kendi içimde bir proje yönetim motoru çalışıyor artık.


Küçük Adımlarla PMP Yaklaşımını Getirmek Mümkün mü?


Bir noktadan sonra şunu fark ettim: Sistemi tamamen dönüştüremesem de, bazı yaklaşımları parça parça entegre edebilirim. Örneğin:


Toplantıdan sonra kısa bir toplantı özeti geçmek → İletişim yönetimi


Her işte “risk var mı?” diye sormak → Risk bilincini aşılamak


Yeni bir işe başlamadan önce küçük bir kapsam belirleme dokümanı hazırlamak → Kapsam kontrolü


Kaynakları listelemek ve iş yükü dengesini göstermek → Kaynak planlaması

Kimse bana “Bunları yap” demedi. Ben de kimseye “Ben PMP’yim, böyle yapmalıyız!” demiyorum. Ama küçük örneklerle, değer göstererek bu kültürü yavaş yavaş inşa edebileceğimi fark ettim.


Hayal Kırıklığı Yerine Yön Değiştirme


Eğer siz de benim gibi “PMP oldum ama uygulayamıyorum” diyorsanız, bu hayal kırıklığını başka bir yöne çevirmeyi deneyin. Belki bulunduğunuz yerde bir şeyleri değiştirmek kolay değil. Ama bu sizin liderlik etme fırsatınız olabilir.


Proje yönetimi sadece süreç değil, aynı zamanda bir liderlik sanatı. Siz o liderliği gösterdiğinizde insanlar da değişmeye başlıyor. Belki yavaş, belki fark etmeden… Ama başlıyor.


Ya Hâlâ Olmuyorsa?


Bazı şirketler gerçekten de PMP bakış açısını hiç benimsemeyecek kadar katı olabilir. Böyle bir durumda da artık dürüst olmak gerek: Belki de bu bilgi birikiminin kıymet gördüğü bir ortama geçme zamanı gelmiştir.


Çünkü PMP olmak, sadece sınavı geçmek değil; belli bir standarda ulaşmak demek. O standardı korumak da sizin elinizde. Belki de sizi bekleyen yeni fırsatlar var, sizi gerçekten proje yöneticisi gibi görmek isteyen firmalar…


Sonuç


PMP sertifikası almak benim için bir dönüm noktasıydı. Hâlâ bu bilgileri tam anlamıyla uygulayabildiğimi söyleyemem ama bakış açım tamamen değişti. Şirketimde bu kültür yok belki, ama bende var. Ve bu bile önemli bir başlangıç.


Umarım bu yazıyı okuyan ve benzer bir durumda olan herkes şunu hisseder: PMP olmak, sadece bir kâğıt parçası değil. Bu bir vizyon. Uygulayamasan bile içinde taşıdığın bir vizyon. Ve zamanı geldiğinde, o vizyonun bir yerlerde kıymet göreceği kesin.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page